İnternet sitemizde çerez (cookie) kullanılmaktadır. Çerezler (cookie) hakkında detaylı bilgi için Çerez Politikası'nı inceleyiniz. Devam etmeniz halinde çerez (cookie) kullanımına izin verdiğinizi kabul edeceğiz. Çerez ayarlarınızı değiştirmeniz halinde internet sitesinin birtakım özelliklerini kullanamayabileceğinizi belirtmek isteriz.

Kanserden Korunmanın Püf Noktaları

Kanserden Korunmanın Püf Noktaları

 

Beslenmemize dikkat ederek anti-kanser meyve, sebze ve bitkileri kullanarak kanserden korunabilir miyiz? Hangi meyve, sebze ve bitkiler için anti-kanser diyebiliriz?

  • Öğünlerimizin büyük çoğunluğunu günde en az 5 porsiyon olacak şekilde bitkisel gıdalara ayırmamız gereklidir. Özellikle hayvansal kaynaklılar olmak üzere yağlı gıdalardan uzak durmamız gereklidir. Alkol alımının azaltılması ve düzenli egzersiz yapılması gereklidir. Özellikle yağdan zengin beslenme kalp ve damar hastalığı dışında birçok kansere neden olabilmektedir. Düzenli olarak alkol kullanılması karaciğer, meme ve kalınbarsak kanseri gelişme riskini arttırmaktadır. Ülkemizde özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde çok sık görülen yemek borusu ve mide kanserleri yoğun acı tüketimi ve doğrudan ateşte pişirilmiş gıdaların sık tüketilmesi ile ilişkilidir. 

  • Ayrıca turşu gibi gıdaların yoğun tüketilmesi de mide ve yemek borusu kanserlerine neden olabilmektedir. Yağda kızartma ve kömürde pişirme işlemleri sırasında da kansere neden olan maddeler açığa çıkmaktadır. Gıdaların ideal tüketimi çiğ, buğulama veya haşlama ile pişirilerek tüketilmesidir. Meyve ve sebzeler vitamin lif ve yararlı kimyasal maddelerden zengin olup kanserden koruyucudur. Her gün en az 5 bardak su içilmesi de toksinlerin atılması açısından yararlıdır. Lifli gıdalar özellikle kalınbarsak kanserine karşı koruyucu olup fasülye, meyve ve sebze ve tam tahıl ürünlerinde bol miktarda bulunmaktadır. Turşu ve tuzlama gibi yöntemlerle hazırlanmış gıdaların yoğun tüketilmesi ile mide ve yemek borusu kanserlerinin riski artmaktadır.

  • Katı meyve ve sebze tüketimi daha yararlı olup renkli gıdalar tercih edilmelidir. Tek tip gıda tüketiminden kaçınılmalı ve farklı gıdalar tüketilmelidir. Sebzelerden koyu yeşil olanlar seçilmelidir. Tüketilen gıdaların doyurucu olması yanı sıra kalori kalori miktarları düşük olmalıdır. Sağlıklı bir beslenmede bitkisel gıdalar, öğünün ≥ 2/3’ ünü hayvansal gıdalar ise öğünün < 1/3’ ünü oluşturmalıdır. Kırmızı et tüketimi günlük olarak 90 gram ile sınırlandırılmalıdır. Balık veya kümes hayvanları için porsiyon kısıtlaması yoktur ama meyve ve sebze alımını kısıtlamayacak düzeyde tüketilmelidir. 

  • Kansere karşı yararlı gıdaların başında sarımsak ve soğan, brokoli ve lahana, domates ve biber, portakal ve limon, kırmızı renkli meyveler, tam tahıl ve fasulye, bitki ve baharatlar, yeşil çay gelmektedir. Keklikotu meme, yumurtalık ve rahim kanserlerine karşı, zerdeçal prostat, kalınbarsak ve cilt kanserine karşı, biberiye meme, akciğer ve cilt kanserine karşı koruyucu olabilir. Zencefil antioksidan ve iltihap giderici özelliklere sahip yararlı gıdaların başında gelmektedir. Yulaf ezmesi, kahverengi pirinç, bakliyat ve tam buğday ekmeği gibi diğer bitkisel gıdalardan da tüketilmesi gereklidir. Yemeklere baharat ve şifalı bitkiler katılabilir. Kalori alımını azaltmak için sos, yemek sosu ve salata sosunun tüketimi sınırlandırılmalıdır. Kilo artışı veya şişmanlık kanser riskini arttırır (meme, kalınbarsak, rahim ve böbrek kanseri gibi). Bu nedenle kilo alımından ve aşırı kilolu olunmasından kaçınılmalıdır.

Günlük yaşamımızda kullandığımız ürünler (gıda, kozmetik, temizlik, ilaç, elektromanyetik radyasyon yayan cihazlar, röntgen-tomografi gibi görüntüleme sistemleri) arasında, kansere sebep olmaları açısından bir risk sıralaması yaparsak, nasıl bir tablo ortaya çıkar?

Bu konuda şu daha önemlidir diye bir veri bulunmamaktadır. Kanser tek bir nedene bağlı oluşmamaktadır. Birçok nedeninin ortaklaşa geliştirdiği bir süreçtir. Her bir faktör bu sürece belli oranda katkıda bulunmaktadır.



Kanserden korunmak için çevresel risklere karşı ne gibi tedbirler almamızı önerirsiniz?

Günümüzde insanların gıda, temizlik, kozmetik, zirai ilaçlar, böcek ilaçları, sigara, alkol, hava kirliliği, su, ilaçlar ve daha sayamadığımız çeşitli çevresel faktöre bağlı kimyasal olarak vücuda zarar verebilecek birçok maddeyle karşılaşmaktadır. Son yıllarda doğallığa dönüşün temelinde bu kimyasal maddelere maruziyetin azaltılması isteği yatmaktadır. Zararlı alışkanlıklardan uzak durmak, gıdaları mevsiminde tüketmek ve organik olanları tercih etmek, aşırı kilolu olmamak, düzenli egzersiz yapmak, aile hikayesi olan hastalıklarda ve toplumda genel olan hastalılarda önerilen düzenli kontrolleri yaptırmak, sağlıklı beslenme kurallarını uygulamak (sert kurallar yerine arada kaçamakların yapıldığı esnek kurallar uygulanabilir), sağlıklı ve kaliteli temizlik-kozmetik ürünleri kullanmak, doğaya zararsız ürünlerin tercih edilmesi gibi önlemler alınabilir.

8 Nisan 2010 tarihli Vatan gazetesinin haberine göre, Normal röntgenden onlarca kat fazla radyasyon verilmesine neden olan tomografi çekimlerine İngiliz Sağlık Bakanlığı’ndan yasak geldi. Sağlıklı kişilerin vücut tomografisi çektirmesi yasaklandı. Bakanlığa göre, vücudun maruz kaldığı radyasyon Hiroşima’da atom bombasından kurtulan kişilerdeki kadar! Sağlıklı bireylerin her 5 yılda bir tomografi çektirmesini öneren doktorların bu tavsiyesi üzerine harekete geçen bakanlık tüm vücudu tarayan tomografinin normal bir röntgenden 400 kat daha fazla radyasyon yaydığını tespit edince yasak kararı aldı. Tomografiye sağlıklı giren her 50 hastadan birinin maruz kalınan radyasyon nedeniyle çekim sonrasında kansere yakalandığı belirtildi. Türkiye’de be buna benzer örnekler var mı? Hastalıktan kurtulayım veya korunayım derken kanser riskini göze almak ne kadar doğru? Tomografi, manyetik rezonans, sintigrafi, PET, mamografi, röntgen gibi görüntüleme yöntemleri arasında risk sıralaması yaparsak nasıl bir tablo ortaya çıkar? Bir diğer konu ise Mamografi. Türkiye’de meme kanserini önlemek adına pazarlanan “mamografi”, sağlıklı kadınlarda meme kanserine sebep olur mu?

Günümüzde kanserden korunma ve erken tanı amacı ile tomografi çekilmemektedir. Sağlıklı kişilerin 5 yılda bir tomografi çektirmelidir diye bir görüş tarafımızdan da kabul görmemektedir. Yanlış bilinen bir konuda öncelikle bunun bilinmesi gereklidir. Fakat endikasyonu olan bir hastalık olduğu durumlarda tomografi çekilmektedir. Maalesef gereksiz yere tomografi çekilebildiğini biliyoruz. Bu konuda öncelikli olarak hekimlerin, arkasından da toplumun bilinçlendirilmesi gereklidir. Onkolog olarak tomografiyi veya diğer radyolojik yöntemleri sık olarak kullanıyoruz. Hastanın doğru tedaviyi zamanında alması, gereksiz yere ciddi yan etkileri olabilen tedavilerin uygulanmaması gibi tıbbi gerekçelerle radyolojik tetkikleri kullanıyoruz. Burada hastalar da bazen kendileri bir şekilde gereksiz yere tomografi çektirip getiriyorlar. Bu durum sağlık çalışanlarının ve toplumun bilinçlendirilmesiyle farkındalık yaratılarak aşılabilecek bir sorundur.


Mamografi esnasında vücudun maruz kaldığı radyasyon az olup ciddi bir soruna yol açmamaktadır. Fakat tekrarlayan mamografi çekimlerinin az da olsa zararı bulunmaktadır. Bununla birlikte yararının daha fazla olması nedeni ile bu olumsuz yan etki göz ardı edilebilmektedir. Radyasyonun bir defada çok yüksek dozda alınması, tekrarlayan düşük dozlarda alınmasına göre sağlığa çok daha fazla zararı olmaktadır. Bunu şöyle örnekleyelim. Hiroşima veya Nagasaki’ ye atılan atom bombası sonrası sağkalan kadınlar patlama esnasında ortalama 35 rad radyasyon almıştır. 55-75 yaş arası yıllık mamografi çektiren kadınlar ise toplam 20 rad kadar radyasyon almaktadır. Kısa sürede 35 rad alanlarda vücudun bu hasarı tamir etme yeteneği daha az olup hastalığa neden olma riski daha yüksek, 20 yıllık süreçte 20 rad alan kadınların bu hasarı tamir etmeleri daha kolay olup hastalığa neden olma riski daha düşüktür. Ülkemizde en önemli sorun kalitesiz mamografiler nedeni ile filmlerin tekrar çekilme ihtiyacıdır. Bu da ekipman ve sağlık personelinin iyi eğitimi ile aşılabilir.

Radyasyon riski açısından sıralama yaparsak: Ultrasonografi ve manyetik rezonans tetkiklerinin radyasyon riski bulunmamaktadır. Diğerleri de radyasyon riski çoktan aza doğru: PET, tomografi, sintigrafi, mamografi ve röntgen diye sıralanmaktadır.