İnternet sitemizde çerez (cookie) kullanılmaktadır. Çerezler (cookie) hakkında detaylı bilgi için Çerez Politikası'nı inceleyiniz. Devam etmeniz halinde çerez (cookie) kullanımına izin verdiğinizi kabul edeceğiz. Çerez ayarlarınızı değiştirmeniz halinde internet sitesinin birtakım özelliklerini kullanamayabileceğinizi belirtmek isteriz.

Beslenme

Beslenme

Kategori   | 30.11.2016

1. Aşırı Zayıflıkta Beslenme

Obezitenin yanı sıra aşırı zayıflıkta bir beslenme uzmanı tarafından düzenli beslenme takibi gerektiren sağlık sorunudur. Aşırı zayıflık durumunda hastanın kan değerleri iyi incelenmeli bu durumun hormonal ya da metabolik durumları göz önünde bulundurulmalıdır. Aynı zamanda psikolojik bir temele dayanan durumlarda mutlaka bir psikolog desteği beslenme programıyla beraber yürütülmelidir. Kişilerde yetersiz beslenmeye bağlı olarak gelişen eksiklikleri gidermede ve iştahın arttırılmasında yardımcı destekler planlanmaktadır.

 

2. Besin Duyarlılığı ve İntoleransı Durumlarında Beslenme 

• Çölyak ( Gluten İntoleransı)

• Laktoz İntoleransı

• Tanımlanamamış Gıda Alerjileri

Besin duyarlılığı ile besin alerjisi birbirinden farklıdır ve karıştırmamak gerekir. Besin duyarlılığında bağışıklık sistemi aktive edilmemişken besin alerjisinde belli bir besine karşı vücudun bağışıklık sistemi mide krampları, ishal, bulantı-kusma, yüzde şişme, sersemlik, aşırı terleme ve bazen de bayılma şeklinde ani tepki geliştirir. Besin tedavisinin temel ilkesi vücutta reaksiyon yaratan besinin diyetten çıkarılmasıdır. Ancak duyarlılık durumunda bu duruma alternatif besinler önerilerek günlük rutin beslenme düzenine yerleştirilir ve kişinin dengeli beslenmesi sağlanır. Alerjik yanıt, vücutta bağışıklık sisteminin düzenlenmesinde bozukluğa bağlı gelişir. Bağışıklık sisteminde yardımcı olabilecek nütrisyonel destekler planlamaya dahil edilmektedir.

 

3. Böbrek Hastalıklarında Beslenme 

• Nefritik Sendromu

• Akut Böbrek Yetmezliği

• Kronik Böbrek Yetmezliği

• Böbrek Taşları

Böbreklerin en önemli görevi besinlerin vücudumuzda kullanılması sonucu oluşan metabolik artıkların vücuttan uzaklaştırılmasıdır. Böbrek hastalıklarında vücutta besin öğelerinde yetersizlikler ya da aşırılıklar, sıvı dengesinde bozulma görülür. Bu duruma bağlı olarak oluşabilecek komplikasyonların en aza indirilmesi ya da önlenmesi açısından beslenme büyük önem taşır. Beslenmede eksikliği olabilecek nütrisyonel desteklerin planlaması da önemlidir.

Böbrek hastalarının beslenmeleri mevcut kan değerleri, böbrek hastalığının çeşidi, hastanın sahip olduğu diğer hastalıklar, yaş, boy, ağırlık gibi birçok etkene bağlı olarak hazırlanır. Dolayısıyla her hastanın diyeti o kişiye özeldir ve beslenme programı mutlaka diyetisyen tarafından hazırlanmalıdır.

 

4. Çocuk ve Ergenlerde Beslenme Eğitimi

Obezite ( şişimanlık) çevresel nedenler, değişen beslenme alışkanlıkları, anne ve babanın yemek yedirme ısrarı, ödül olarak seçilen enerji içeriği yüksek besinler, sık öğünler, hazır besinler, okul menülerinin yüksek kalori içeriği, gazlı içecekler gibi birçok nedenin çocukları etkilemesiyle çok küçük yaşlara kadar düşmüştür. Obezite, bireyin büyüme ve gelişme hızına uygun olarak yeterli ve dengeli beslenme, düzenli fiziksel aktivite programı ve davranış tedavisi ile önlenebilir veya tedavi edilebilir. Besin grupları eğitici ve eğlenceli yöntemlerle çocuklara tanıtarak daha bilinçli ve doğru beslenmeleri sağlanmalıdır.

 

5. Depresyonda Beslenme

Stressli bir yaşam sürmek, hareketsiz yaşam tarzı, yiyecek ve içeceklerin doğallığından uzaklaşması depresyonun görülme sıklığını arttırmıştır. Psikiyatr kontrolünde olan depresyon hastalarının beslenmelerine dikkat etmeleri tedavinin başarı şansını artırır.

Yapılan çalışmalarda depresyonlu kişilerde omega-3 yağ asitleri oranları düşük bulunmuştur. Depresyon tedavisinde omega-3 yetersizliğinde serotonin ve dopamin gibi iki önemli nörotransmitterin düzeyleri düşer. Azalan oranlar yerine konmadığında depresyona yol açmaktadır. Depresyon tedavisinde beslenme programına ek olarak takviye besinlerin kullanılması depresyonun önlenmesinde ve tedavide yardımcı rol oynar.

 

6. Diabetes Mellitus (Şeker Hastalığı) ve Beslenme 

• TİP 1 DM

• Tip 2 DM

• İnsulin Direnci ( Metabolik Sendrom)

Diabetes Mellitus (DM), halk arasında şeker hastalığı olarak bilinir ve pankreasın yeterli insulin üretememesi veya vücudun ürettiği insülini etkili bir şekilde kullanamaması sonucu oluşan hastalıktır.

Diyabet tedavisinde egzersiz, insülin tedavisi ve ya oral anti diyabetiklerle beraber beslenme tedavisi büyük önem taşır. Diyabet hastalarında doğru beslenme yaklaşımlarıyla beslenme alışkanlıklarının değişmesi temel prensiptir. Ara öğün ne kadar sıklıkla yapılmalı? Öğünlerde neler tüketilmeli? Yüksek şeker oranına sahip besinler nelerdir? Sağlıklı beslenmek için hangi besinler tüketilmelidir? Beslenmede yararlı nütrisyonel destekler nelerdir? gibi soruların yanıtını beslenme uzmanıyla kişiye özel diyet programında yer almaktadır. Beslenmede yararlı nütrisyonel destekler nelerdir?

 

7. Diyet ve İlaç Etkileşimleri 

İlaçların ilaçlarla değişik şekillerde etkileşme girebildiği gibi, besinlerle ilaçlar arasında da etkileşmeler olabilir. Kişinin beslenme durumu kullandığı ilaçların etkisini, emilimini etkileyebilmekte ya da beraber alındığında toksik etkj yaratabilmektedir. Aynı zamanda diyetin karbonhidrat, protein ve yağ içeriği de ilacın biyoyararlığını değiştirebilir. Çeşitli vitamin ve minerallerle etkileşen ilaçlar hastanın medikal durumu göz önünde bulundurularak değerlendirilmeli detaylı beslenme programı oluşturulmalıdır.

 

8. Enflamasyon ve Enfeksiyon Hastalıklarında Beslenme

Ülkemizde enfeksiyon ve enflamasyon hastalıkları sıklıkla görülmektedir. Bu hastalıklarda geriye dönük detaylı anamnez alınması hastalıkla karşı karşıya kalan bireylerin o ana kadar süregelen beslenme alışkanlıkları ve düzeyinin belirlenmesi önemlidir. Enflamasyonda beslenmede yanlış gıdaların tüketilmesi, iltihabi sürecin kötüleşmesine ve şiddetlenmesine neden olabilmektedir. Enfeksiyon ve enflamasyon hastalıklarında bireyin fiziksel özelliklerine ve hastalığın şiddetine bağlı olarak enerji gereksinimi saptanmalı ve karbonhidrat, protein, yağ, mikrobesin, su ve destek besinleri doğru oranlarda hastaya verilmelidir. Enfeksiyon ve enflamasyon hastalarında immunoterapi yani bağışıklık sistemini güçlendirici besin ve destek yardımlarının kullanılması hastalık evresindeki yıkım sürecinin yavaşlatılmasını ve iyileştirilmesini sağlayacaktır.

 

9. Kalp ve Damar Hastalıklarında Beslenme 

• Aterosklerozis

• Koroner Kalp Hastalığı

• Yüksek Kolestrol

• Hipertansiyon

Kalp damar hastalıkları, tüm dünyadaki ölüm nedenleri arasında ilk sıradadır. Özellikle 50 yaş üstü insanlarda kalp-damar hastalıklarının görülme sıklığı daha fazladır. Çevresel faktörlerden biri olan beslenme alışkanlıkları kalp damar hastalıkların oluşmasında önemli bir role sahiptir. Hastalıkların tedavisinde doğru beslenme alışkanlıklarının kazanılması, sağlıklı beslenme ve yaşam tarzı değişikliği ile kalp damar hastalıkları önlenebilir veya oluştuktan sonra tıbbi tedavi, beslenme tedavisi ve yaşam tarzı değişiklikleri ile iyileştirilebilir. Yaşa veya beslenme tarzına bağlı eksikliği gelişebilen besinsel öğelerin nütrisyonel destekler ile yerine konması planlanmaktadır.

 

10. Kanserde Beslenme 

• Malnutrisyon ve Kaşekside ( aşırı kilo kaybı) Beslenme

• Kemoterapi alan hastalarda Beslenme

• Radyoterapi alan hastalarda Beslenme

• Ameliyat olan hastalarda Beslenme

• İmmunoterapide Beslenme

• Ketojenik Diyet

Kanser, kontrolsüz çoğalan hücrelerin normal işlevi olan hücreleri öldürmeleri sonucu ortaya çıkan, 200’den fazla türü tanımlanan bir hastalık grubudur. Kanser hastalarının beslenme kontrolünde olmaları ve bilinçli beslenmeleri çok önemlidir. Malnutrisyona bağlı kanser kaşeksisinin oluşmasını önlemede ve kilo kontrolünü sağlamada tedavi süresince kişiye özel bir program oluşturulmalıdır.

Besinler kanser yapıcı maddeleri içerdiği gibi kanseri önleyici maddeleri de içermektedir. Doğru besinler kanser tedavisine destekleyici ve tedavi edici rol oynamaktadır. Beslenme programında yer alan yağ, karbonhidrat, protein, vitamin ve minerallerin doğru şekilde ayarlanması, beslenmede tercih edilecek karbonhidrat ve yağ çeşitlerinin detaylandırılması ve hatta besinlerin pişirilme yöntemleri hakkında bilginin beslenme uzmanı tarafından alınması tedavide önemli rol içermektedir. Kanser tedavisi esnasında oluşabilecek besinsel yetersizliklerin değerlendirilmesi ve uygun nütrisyonel desteklerin planlaması yapılabilir.

Kanser tedavisinde kullanılan bazı ilaçların gıdalar ile olumlu veya olumsuz yönde etkileşimleri olabilmesi nedeni ile bu konuda iyi bir planlama gereklidir. Kanser hastalarında durdurulamayan kilo kayıpları beklenen yaşam süresini kısaltmakta, kansere bağlı yan etkilerin artmasına neden olmaktadır. Bu nedenle kanserde doğru ve yeterli beslenme büyük öneme sahiptir. 

 

11. Karaciğer, Safra Kesesi ve Pankreas Hastalıklarında Beslenme 

• Hepatit

• Siroz

• Kolesistit ( Safra Kesesi İltihabı)

• Safra Taşları

• Pankratit ( Pankreas İltihabı)

Karaciğer, Safra Kesesi ve Pankreas hastalıklarında hastalığın akut veya kronik fazda olup olmadığı değerlendirilerek beslenme planı oluşturulmalıdır. Birçok hastalıkta olduğu gibi hastayı ideal kilo ağırlığına indirmek ilk hedeftir. Hasta eğer normal kiloda ise gereksinimi kadar enerji verilmelidir. Diyette kullanılacak yağların türü ayarlanmalı ve beslenme protokolü hazırlanmalıdır. Beslenmede yararlı olabilecek besin değeri olan nütrisyonel desteklerin planlaması yapılabilir.

 

12. Kemik ve Eklem Hastalıklarında Beslenme

• Romatoid Artrit

• Osteoporosiz

• Sistemik Lupus Eritematozus

• Ankilozan Spondilit

• Osteoartirit

• Gut

 

İnsanlarda kemiklerden oluşmuş eklem ve bağlarla birbirine bağlı iskelet yani vücudumuzun destek sistemi mevcuttur. Kemikler zaman içerisinde değişim gösterirler. Bebeklik, çocukluk ve ergenlik dönemleri beden ve kemik yapısının hızlı geliştiği dönemlerken; otuz yaşından sonra kemik yıkımının yapımın önüne geçtiği görülmektedir. Özellikle kadınlarda menopozla birlikte kayıp hızlanır.

Kemik ve eklem rahatsızlıklarında risk faktörleri düzeltilerek hastalığın oluşumu önlenebilir. Kalsiyum ve D vitamini alımı kemik kütlesinin korunması açısından büyük önem taşır. Aynı zamanda alkali beslenme tedavi yaklaşımlarından biridir. Vücut ağırlığının büyük bir yükünü kemikler özellikle eklemlerimiz taşımaktadır. Kilo mutlaka kontrol altına alınmalı ve hastalığın türüne göre uygun besin içerikleri ayarlanmalıdır. Vücutta eksikliği olan veya desteği ile yardımcı olan nütrisyonel destekler planlanacaktır.

 

13. Ketojenik Diyet

Ketojenik diyet vücudun enerji üretmek için kullandığı glikozun kanda bulunmaması durumunda keton cisimciklerini ve yağ moleküllerini enerji üretmek için kullandırılması yoluyla uygulanır. Glikoz vücudumuzun enerji üretmek için kullandığı ilk moleküldür. Düşük karbonhidratlı beslenme sonucunda kanda azalan glikoza bağlı olarak metabolizma yakıtı temin edemez ve keton cisimciklerini kullanmaya başlar.

Ketojenik diyet bilimsel temellere dayanarak epilepsi ve bazı kanser türlerinde tedaviyle birlikte yardımcı yaklaşım olarak uygulanmaktadır. Son yıllarda ketojenik diyetin kilo verme üzerinde olumlu etkilerinin olması ve başarı olması uygulanmasını artırmıştır. Mutlaka ketojenik diyet uygulanacak kişinin doktor kontrolünde olması ve beslenme programının diyetisyen tarafından alacağı protein ve karbonhidrat oranlarının ayarlanması gerekmektedir.

 

14. Menopoz ve Andropozda Beslenme

Menopoz dönemi kadınlarda genelde 40’lı yaşların sonu ile 50 yaşın başlarında vücutta bazı hormonların seviyesinin değişmesiyle görülen dönemdir. Bu hormonlardan en önemlisi ise östrojen hormonudur. Kadınlık hormonu olarak bilinen bu hormonun seviyesinin azalmasıyla kadınlarda elma tip ( android tip) yani bel bölgesi yağlanma artar. Vücutta erkeklerde bel bölgesi yağlanma görülürken menopoz dönemine kadar kadınlarda armut tipi ( gynoid tip) yağlanma gözlenmektedir ancak menopoz sonrasında kadınlarda bel bölgesi yağlanmada artış gözlenir. Beslenme düzeninin ayarlanmasıyla bel bölgesi yağların yakımı ve kilo kontrolü sağlamak mümkündür.

Andropozda da erkeklerde yaşın ilerlemesiyle erkeklik hormonu olan testosteron seviyesinde azalmayla kas kütlesinde azalma, karın bölgesinde artan yağlanma, uyku bozuklukları ve psikolojik ruh durum değişiklikleri gözlenir.

Hem menopoz döneminde hem andropoz döneminde oluşan bu durumları doğru beslenme programına eklenecek gıda takviyeleriyle hafifletmek bu dönemi daha hafif etkilerle geçirmek mümkündür.

 

15. Obezite (Şişmanlık) ve Beslenme

Obezite (şişmanlık) vücutta aşırı yağ depolanmasıdır. Bu durum kalp damar hastalıklarına, hipertansiyona, şeker hastalığına, insülin direnci oluşmasına, metabolik sendroma, uyku bozukluklarına, horlamaya, kanda yağların yükselmesine (kolesterol ve trigliserit yüksekliği), meme kanseri ve kalın bağırsak kanseri gibi bazı kanserlere yakalanma riskinin artmasına yol açabilmektedir. Yanlış beslenme alışkanlıkları, hareketsiz yaşam, psikolojik bozukluklar obeziteye neden olur bunun yanında obezite metabolik ve hormonal hastalıklar sonucunda da oluşabilmektedir.

Obezite tedavisinde beslenme ve diyet tedavisi esastır. Hastaların diyeti bir yaşam biçimi olarak kabul etmeleri ve davranış değişikliği kazanmaları obezite tedavisinde başarı için en önemli koşuldur. Bir beslenme programının uygulanabilir olmasını hastanın sadece vücut analizi belirlemez kişinin yaşam tarzına uygun olması, çalışma ve sosyal hayatı göz önünde bulundurulması gereklidir. Kişinin yaşam ve beslenme tarzını değiştirmesine yardımcı olabilecek nütrisyonel destekler planlanacaktır.

 

16. Ofis Çalışanlarında Beslenme

Çoğu insan çalışma hayatının yoğun temposu içinde beslenme düzenini ayarlayamamaktadır. Uzun süren açlık durumlarının kontrol altına alınmaması sonucu hipoglisemi atakları ya da halsizlik gibi birçok çalışma performansını olumsuz etkileyecek durumla karşılaşmaktadırlar. Ofis çalışanlarının uzun süre hareketsiz kalmaları ileriki hayatlarında kanser, kalp damar hastalığı, şeker hastalığı, insülin direnci ve şişmanlık gibi sağlık sorunlarına neden olur. Doğru beslenme düzeni, ofiste yapılması gerekenlerin planlanması ve vücut direncini güçlendirecek besin takviyeleriyle yardım sağlanmaktadır. 

 

17. Sindirim Sistemi Hastalıklarında Beslenme 

• Akalazya

• Gastroözofajiyel Reflü

• Gastrit

• Peptik Ülser

• Çölyak Hastalığı

• Laktoz İntoleransı

• Ülseratif Kolitis

• Crohn’s Hastalığı (Rejyonal Enterit)

• İrritabl Barsak Sendromu (Spastik Kolon Hastalığı)

 

Sindirim sistemi; alınan besinlerin sindirim kanalı boyunca ilerlemesini, sindirim salgıları ile büyük moleküllerin daha küçük yapı taşlarına parçalanmasını, bu yapı taşlarının, su ve elektrolitlerin emilerek kan dolaşımına geçişini sağlayan önemli sistemlerimizden biridir. Sağlıklı yaşamın sürdürülmesinde yeterli ve dengeli beslenme esastır. Bunun sağlanmasında sağlıklı bir sindirim sistemine ihtiyaç olduğu gibi sağlıklı sindirim sistemi içinde beslenme büyük önem taşımaktadır.

 

Sindirim sistemi hastalıklarının önlenmesinde veya tedavisinde beslenme büyük önem taşımaktadır. Ağızdan anüse kadar sindirim sisteminde görülebilen pek çok hastalığın türüne, görüldüğü bölgeye ve bireysel faktörlere bağlı olarak uygulanacak beslenme tedavisi de değişmektedir. Çeşitli sağlık sorunlarında yetersizliği olabilecek besinleri yerine koymak için nütrisyonel desteklerin planlaması yapılmaktadır.